Durumu hemen izah edeyim:
Konuşmaya çok fazla ihtiyacınız var ve fazlaca hissiniz , bunları kaleme almak için can atıyorsunuz. hatta beyninizin baş köşesinde yaşayan bir kahraman ( sen) ve o uzaklar var. Öykünün zemini hazır ve siz yalnızca açtığınız boş ekrana bakıyorsunuz, eliniz çenenizde. Masada dünden kalma solmuş bir çiçek duruyor. siz müziğin sesini yükselttikçe saatin tik takları daha da artarak beyninize saplanıyor bir ok gibi. içeriden kahkaha sesleri, içeriden konuşan insanların hevesli, hüzünlü, korkmuş ses tonları, içeriden öksürük ve hıçkırık sesleri geliyor ve siz kulaklarınızı tıkayıp sadece o boş ekrana yazacağınız ilk kelimeyi bekliyorsunuz.
beklemek bir şey getirmiyor. bir şeyler götürüyor. sizin de ellerinizi bağlayıp boynunuzu büküyor ve pencereyi açıp aşağı atıyor. sonunuzu kendi kaleminizle getiriyorsunuz.
– müzik devam ediyor çalmaya
anlatabildim mi?
– belki.
Konuşmaya çok fazla ihtiyacınız var ve fazlaca hissiniz , bunları kaleme almak için can atıyorsunuz. hatta beyninizin baş köşesinde yaşayan bir kahraman ( sen) ve o uzaklar var. Öykünün zemini hazır ve siz yalnızca açtığınız boş ekrana bakıyorsunuz, eliniz çenenizde. Masada dünden kalma solmuş bir çiçek duruyor. siz müziğin sesini yükselttikçe saatin tik takları daha da artarak beyninize saplanıyor bir ok gibi. içeriden kahkaha sesleri, içeriden konuşan insanların hevesli, hüzünlü, korkmuş ses tonları, içeriden öksürük ve hıçkırık sesleri geliyor ve siz kulaklarınızı tıkayıp sadece o boş ekrana yazacağınız ilk kelimeyi bekliyorsunuz.
beklemek bir şey getirmiyor. bir şeyler götürüyor. sizin de ellerinizi bağlayıp boynunuzu büküyor ve pencereyi açıp aşağı atıyor. sonunuzu kendi kaleminizle getiriyorsunuz.
– müzik devam ediyor çalmaya
anlatabildim mi?
– belki.
Sabır...
Yaranın içinde yaradanı görebilmektir...
Yaranın içinde yaradanı görebilmektir...